Aşkın Güngör - Haftanın Yazarı

31-01-2024 22:48
Aşkın Güngör - Haftanın Yazarı
İstanbul’da doğdu / İşletme eğitimi aldı / Döküm ve seramik eğitimi de aldı / Öykü ve roman yazarı / Yayın danışmanı / Çizgi roman danışmanı / Editör / Şair /  “Ve İp Gerildi” adlı öyküsü 1993 SHP İnsan Hakları Öykü Yarışması’nda birincilik ödülü aldı / “Düşler Diyarı” adlı fantastik romanı 1996’da Bu Yayınevi Çocuk Edebiyatı Roman Yarışması’nda jüri ödülü aldı / “Sevgilim Dans Edelim mi?” adlı öyküsü Türkiye Bilişim Derneği Bilişim Dergisi Bilimkurgu Öyküleri Yarışması’nda birincilik ödülü aldı / “Sevgiyi Arayan Kardan Adam” masalı 2003 Tudem Masal Yarışması’nda üçüncülük ödülü aldı / İspanya’da yayınlanan  bir seçkide “Çarkıfelek (La Rueda del Destino)” öyküsüyle tek Türk yazar olarak yer aldı / İlk kitabı şiirlerden oluşan Ben Bir Kediyim, Alfa Yayınları tarafından 1993’te yayımlandı /  Ve o artık bir Dark İstanbullu… İyi ki…

ÖDÜLLERE DOYMAYAN YAZAR
Bildiğiniz şeyler bir süre sonra sizin için alelade hale gelir ve üzerinde durmazsınız. Fakat bir vesileyle konuya yoğunlaştığınızda zihninizde neyi sıradanlaştırdığınızın ayırdına varırsınız. İşte ben de bu köşede yazmaya başladığımdan itibaren neyi fark ettim biliyor musunuz? Birlikte yol aldığım dostlarımın ne kadar yetenekli ve çok yönlü olduklarını…
Adaşım da onlarda biri…
Ne kadar zengin bir biyografiye sahip olduğunu görebilirsiniz ilk paragrafta. Fakat onun asıl insani yönden ne kadar varlıklı olduğunu anlatmak istiyorum sizlere.
Aşkın’la ilk kez bir proje için bir araya gelmiştik; yazar kimliğiyle… Dark İstanbul’un en değerli çalışmalarından biri olan “Salgın İstanbul” antolojisinde  -benim de Mutasyon adında bir öyküm var antolojide-  Zaman Bozan adlı nefis bir öyküyle yer aldı. Ondan sonra da hiç ayrılmadık adaşımla. Sonrasında hem yazar hem de editörümüz olarak sürdürdü aramızdaki varlığını.
Hazır yeri gelmişken “Salgın İstanbul” kitabımızla ilgili bir anekdotdan bahsetmek istiyorum. Projede yer alacak öyküler tamamlandıktan sonra (Aşkın o zaman Dağhan’ın projede olduğunu bilmiyordu) edit çalışmalarına başlaması için dosya halinde kendisine gönderdim. Bir süre sonra beni arayarak, “Adaşım bir şey söyleyeceğim ama inanamazsın” dedi. “Ben bile şaşkınım!” Anlattı. Evet, duyduğumda donup kaldım. Aşkın altı ay önce editi yapılmak üzere kendisine bir öykü geldiğini görüyor rüyasında. Bu öykünün yazarı ise Dağhan Külegeç. Bu arada Dağhan’ın herhangi bir yazarlık serüveni yok o sıralarda. Sadece farklı kimliklere de sahip olan çok yönlü bir oyuncu… Asıl can alıcı yeri ise öyküdeki bir paragrafın neredeyse aynısını görüyor rüyasında. Adaşım bunu anlattıktan bir süre sonra Dağhan’la birlikte kahve içip sohbet ederken Aşkın’ın rüyasını anlattık kendisine. Şaşırdı ve hemen ona telefon etti.  Sonuç olarak bu rüyanın bizleri bir araya getirdiğini düşünerek hayra yorduk ve mutlu olduk…
Dark İstanbul’un şöyle bir özelliği var; neredeyse yönetim kadrosunda olan  herkes inanılmaz tez canlı ve aceleci. Benim zaten (Bazen iyi mi kötü mü diye epey sorguluyorum) en belirgin özelliklerimden biri. Durmadan acelem vardır ve bir yerlere yetişiyormuş gibi koşturur dururum. Grup başkanımız Sami ağabeyimizin de (onun bu hallerini görünce oh çok rahatladım benden beteri varmış diyerek rahatladığımı itiraf etmeliyim) aklına düşeni hemen yapmak gibi bir özelliği vardır. Eh Aşkın’ın da editör kimliğiyle bizlerle aynı hastalıklı disipline sahip olması sonucunda arı kovanından hallice bir ofis ortamına sahip olduğumuzu söyleyebilirim.
Dedim ya, Aşkın hem editör hem de bir yazar olarak çok değerli bir insan. Titiz, güvenilir ve aynı zamanda çok dikkatli… Herhangi bir dosyadaki herhangi bir hatanın onun gözünden kaçması söz konusu değildir. İşte bu kadar özenli çalışır benim adaşım.
Üst başlıkta bunun tüyosunu vermiştim aslında:n Uykusuz ama uyanık editör” diye…


Uykusuzluğunun sebebi ise sadece mesleki hayatından kaynaklanmıyor. Aşkın her zaman takdir ettiğim evcimen bir eş ve harika bir babadır… Eşi Anita’yla birlikte hem hayatın yükünü hem de çocukların sorumluluklarını paylaşıyorlar. Anita her sabah erkenden kalkıp kızları Aden’i alıp okula götürüyor ardından da işine gidiyor. Oğulları Uras’ı okula bırakmak ise adaşıma düşüyor. Uras henüz 8 yaşında ve otizmli. O nedenle özel bir sınıfta eğitim görüyor. Aden de müzik ve resim kurslarına devam ediyor bir yandan.

Günlük koşuşturmaların aralarına serpiştirilen çalışma saatleri yeterli olmadığı için ailece yenilen akşam yemeği sonrasında çalışma odasına giren adaşım sabahın 05.00’ine kadar mesai yaptıktan sonra uyuyor ve üç saat sonra yeniden uyanıyor…

İşte o çok merak edilen “Uykusuz Editör” hikâyesini de kısaca anlatmış oldum sizlere.    

Aşkın’ın yaptığı işe olan sevgisini en iyi nasıl anlatabilirim diye düşündüğümde aklıma ilk gelen, çizgi romanlarla iç içe olabilmek için Bilecik’teki yükseköğrenimini yarıda bırakıp İstanbul’a dönmesi oldu, diyebilirim… Alfa Yayınları’nda çalışmaya başlayan Aşkın kısa sürede editör kadrosuna girmeyi başarmış. Bir yandan okur mektuplarını yanıtlarken bir yandan da Türkiye’nin en genç çizgi roman editörlerinden biri olmuş. Daha 20 yaşındayken çizgi roman çevrelerince isim yapmış, çizgi roman ve karikatürler çizmiş… Darkwood Çizgi Roman Dergisi, Atılgan Bilimkurgu Dergisi gibi dönemin kalburüstü yayınlarının kurucu kadrosunda yer almış, bu mecralarda yazmış, çizmiş…

Yazmış, çizmiş, yazmış, çizmiş…

Bu arada “İKİ AŞKIN TEK KİTAP” nasıl olur diyerek kafa kafaya verdik, “bilimkurgu polisiye” türünde çift yazarlı bir roman yazmaya başladık adaşımla. “Nasıl gidiyor?” diye sorarsanız şimdiden yarısı bitti kitabın. “İki Aşkın”ın kitabını okurken dilek dilemenizi isteyeceğiz sizlerden. 

Adaşımın rüyası altı ay sonra çıkıyorsa sizin dilekleriniz neden gerçekleşmesin ki?



Blog Etiketleri :
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.